Sevgili Dostlarim,
"Çocuklarla Ebru" konulu ebru ve fotoğraf sergisinin açılış Töreninde bizleri yalnız bırakmaz- sanız çok sevinirim.
Çocuklarımız törende kendi yaptıkları ebruları gezecekler. Ayrıca onlar için bir de ebru atölyesi düzenliyoruz.
Sergi 23-31 Agustos tarihleri arasında gezilebilir.
Açılış 23.08.2010 Pazartesi
Saat: 12.00
Sergi Tarihi: 23-25 Ağustos 2010 ve
27-31 Ağustos 2010
Yer: Tepe Nautilus AVM 1. Kat
Suya Resim
19 Ağustos 2010 Perşembe
7 Haziran 2010 Pazartesi
İlk Sergi Heyecanı
2 Haziran'da miniklerim bize unutulmaz bir gün yaşattılar. SHCEK Göztepe Çocuk Yuvası'nın 3-6 yaş grubu çocukları, öğretmenleri ve yöteticileri gözetiminde çok güzel bir sene sonu gösterisi hazırlamışlar.
Biz gönüllülere, büyük bir heyecan ve coşku ile hazırladıkları oyunlarını, şarkılarını, folklör gösterilerini sundular. Hep birlikte coştuk, güldük, şarkı söyledik, onlar sahnede coşkuyla oynarken bizler de göz yaşlarımızı tutamadık. Keşke onları bizim yerimize, kendi anne babaları izleyip alkışlayabilseydi. Yine de o miniklerin de sevenleri olduğunu görmek, çocugun her yerde çocuk olduğunu, imkan verildiğinde başardıklarını görmek çok sevindirici. İyi ki böyle güzel kurumlar, gayretli, çocukları severek işini yapan yöneticiler var.
Benim için ise Tiyatro salonu girişine açtığımız Ebru sergimizin ayrı bir anlamı vardı. Miniklerimin Ekim ayindan beri yaptıkları Ebruların bir kısmını sergiledik. Sergimizde biz Ebru çalışırken Sevgili Seçkin ve Burak in çektiği güzel fotoğraflar da yer alıyordu.
Ebru hocalarım geldi sergiye, onlar da beğendiler ki bu benim için çok gurur verici.
O gün ağzım kulaklarımda gezdim, gülümsememi durduramadım bütün gün. İyi ki ebru ile tanıştım, çocuklarla çalışmama vesile oldu: Çocuklarla ebru çalışırken ruhumun havalara uçtuğunu hissediyorum. En kısa sürede herkesle sergiyi paylaşabilmek dileğiyle.
22 Nisan 2010 Perşembe
Vee karşınızda Minik Ebruzenler...
Sözümü tuttum... Çok sevgili arkadaşlarım projeme destek verdiler ve ebru çalışırken bizi fotoğrafladılar. Çekimler sırasında çok eğlendik...
Az once sevgili Burak ve Seçkin'nin müthiş fotoğrafları elime ulaştı. Benim ve miniklerin ne kadar keyifle çalıştıklarına şahit olacaksınız. Ortaya cıkan eserlerin çerçevelenip, sergiye hazırlanmasına geldi sıra. Bu güzel çocukları ve eserlerini görmek için Haziran ayındaki sergimize mutlaka bekliyoruz.
Az once sevgili Burak ve Seçkin'nin müthiş fotoğrafları elime ulaştı. Benim ve miniklerin ne kadar keyifle çalıştıklarına şahit olacaksınız. Ortaya cıkan eserlerin çerçevelenip, sergiye hazırlanmasına geldi sıra. Bu güzel çocukları ve eserlerini görmek için Haziran ayındaki sergimize mutlaka bekliyoruz.
19 Nisan 2010 Pazartesi
Toltek Bilgelik Duası
Dort anlasma nin hepsini bir önceki yazimda paylaşmıştım; tum anlasmalari yasaminiza gecirebilmeniz dilegiyle;
"Evrenin yaraticisi, bana yasam denen armagani verdigin icin tesekkur ediyorum. Gercekten ihtiyacim olan her seyi bana verdigin icin tesekkur ederim. Bu guzel bedeni ve zihni deneyimleme imkani verdigin icin tesekkur ederim. Tum sevginle, saf ve sinirsiz ruhunla, sicak ve parlak isiginla icimde yasadigin icin icin tesekkur ederim. Gittigim her yerde sevgini paylasmak icin, sozlerimi, gozlerimi, yuregimi kullandigin icin tesekkur ederim. Seni oldugum gibi seviyorum cunku ben senin yarattiginim. Kendimi oldugum gibi seviyorum. Yuregimdeki sevgiyi ve huzuru hep korumama yardim et. Bu sevgiyle yeni bir yasam yaratmaya ve hayatimin geri kalan doneminde sevgiyle yasamama yardim et.
Amin. "
"Evrenin yaraticisi, bana yasam denen armagani verdigin icin tesekkur ediyorum. Gercekten ihtiyacim olan her seyi bana verdigin icin tesekkur ederim. Bu guzel bedeni ve zihni deneyimleme imkani verdigin icin tesekkur ederim. Tum sevginle, saf ve sinirsiz ruhunla, sicak ve parlak isiginla icimde yasadigin icin icin tesekkur ederim. Gittigim her yerde sevgini paylasmak icin, sozlerimi, gozlerimi, yuregimi kullandigin icin tesekkur ederim. Seni oldugum gibi seviyorum cunku ben senin yarattiginim. Kendimi oldugum gibi seviyorum. Yuregimdeki sevgiyi ve huzuru hep korumama yardim et. Bu sevgiyle yeni bir yasam yaratmaya ve hayatimin geri kalan doneminde sevgiyle yasamama yardim et.
Amin. "
18 Nisan 2010 Pazar
Dört Anlaşma
Okudugum bir kitaptan alintilar yaparak paylasmak istedim. Birinci anlasmadan basladim, ben cok sevdim, umarim faydalanirsiniz.
Sevgiyle
Mine
Eger doyumlu ve haz dolu bir yasam surmek istiyorsanız, korku-temelli anlasmalarinizi feshetme cesaretini göstermeniz gerekiyor. Bireysel gucunuze sahip cikmaniz gerekiyor. Korku temelli anlasmalar cok enerji emerek bizi tuketir, sevgi temelli anlasmalar ise az enerji ile cok sey yaratir.... Dört anlasmayi yapabilmek icin cok guclu iradeye sahip olmamiz gerekiyor....
Birinci anlasma, sozleriniz ari, kusursuz ve eksiksiz olmalıdır.
Kendi varligina karsi hissettigin, inandigin ya da soyledigin her sey gunahtir. Gunahsiz olmak demek davranislarinin sorumlulugunu ustlenmek ama kendini yargilamamak, suclamamak anlamina gelir. Sozlerinizde gunahsiz olmak, sozleri kendinize karsi kullanmamaktir. Size aptal oldugunuz soyledigimde, gorunuste bu sozu size karsi kullanmis oldugum izlemini verir. Oysa gercekte bu sozu kendime karsi kullanmıs olurum. Cunku size aptal dedigimde, benden nefret edersiniz.. Sizin benden nefret etmeniz benim icin iyi degildir. Bu nedenle, ben kizginlik duyup, kullandigim sozle size duygusal zehir akittigimda, bu sozu kendime karsi kullanmis olurum.
Soz saf buyudur. Insan sozu kullanma yetisine sahip bir buyucudur. Sozun gucunu yanlıs kullanarak surekli kara buyu yaptiginiz soylenebilir. Sozun buyu bile oldugunun farkina varmaksizin.
Sozun ne oldugunu ve sozun ne yaptigini anlamaya baslamaniz gerekiyor. Birinci anlasmayi kavradiginizda, yasaminizda olabilecek tum degisimleri de gormeye baslarsiniz. Once kendinizle olan iliskilerinizde degisim olur, sonra diger insanlarla, ozellikle sevdiginiz kisilerle olan iliskileriniz derinden farklilasir.
Bu anlasma cok gucludur. Sozlerinizi dogru kullanin. Kendinize ne kadar harika, ne kadar ozgun ve buyuk oldugunuzu soyleyin. Kendinizi ne kadar sevdiginizi soyleyin. Sozlerinizi size aci veren kucuk anlasmalarinizi bozmak icin kullanin. Bu anlasma bile sizi bireysel ozgurluge, buyuk basarilara be bolluk bilincine dogru goturebilir. Tum korkularinizi, haz ve sevgiye donusturebilir.
...
Ikinci Anlasma: Hicbir seyi kisisel algilamayin.
Kisisel algilamak, ancak soylenen seye katilmakla mumkundur. Soylenen seyle anlasma yaptiginiz anda, zehir zihninize yayilir ve cehennem ruyasinin tutsagi olursunuz. Sizin bu tuzaga dusmenizin nedeni bireysel onemlilik denilen seydir.
Bireysel onemlilik yada kisisel algilamak, bencilligin en ust duzeydeki ifadesidir. Cunku herseyin "kendimizle ilgili" oldugunu varsayariz. Her seyin merkezinde kendimizin oldugunu dusunuruz.
Bir seyi kisisel algiladigimizda, onlarin bizim dunyamizin nasil oldugunu bildiklerini varsayariz.
Durumun son derece kisiselmis gibi gorundugu anlarda bile, yine de sizinle ilgisi yoktur. Ayni sekilde, sizin hissettikleriniz ve yaptiklariniz da kendi bireysel ruyanizin, kendi anlasmalarinizin bir yansimasidir. Sizin soyledikleriniz, yaptiklariniz ve sizin fikirleriniz sizin anlasmalariniz dogrultusundadir. Bu fikirlerin benimle bir ilgisi yoktur. Cunku ben ne oldugumu biliyorum. Kabul gormek, onaylanmak gibi bir ihtiyacim yok. Birisinin bana kim ve ne oldugumu soylemesine ihtiyac duymuyorum.
Insanlar ne yaparsa, ne soylerse, ne dusunurse dusunsun kisisel algilamayin. Sizin ne kadar harika biri oldugunuzu soyleseler bile, bunu sizin yuzunuzden soylemiyorlar. Sizin harika oldugunuzu kendinizin bilmesi onemli. Size harika oldugunuzu soyleyen insanlara inanmaya ihtiyaciniz yok.
Hicbir seyi kisisel algilamamamayi bir aliskanlik haline getirdiginizde, yasaminizda bir cok acidan kacinmaniz da mumkun olur. Kizginliginiz, kiskacliginiz, fesat duygulariniz yok olur. Kisisel algilamadiginizda uzuntuleriniz bile kaybolur. Bu anlasmayi bir kagida yazin ve surekli hatirlamak icin buzdolabinin kapisina asin: Hicbir seyi kisisel algilama!
Kisisel algilamamayi aliskanlik haline getirdiginizde, sorumlu secimler yapabilmek icin sadece kendinize guvenmeyi ogrenirsiniz. Asla baskalarinin davranislarindan sorumlu degilsiniz. Sadece kendi davranislarinizdan sorumlusunuz. Bunu gercekten anladiginizda, baskalarinin ozensizce ve bilincsizce soyledigi sozler yada davranislar sizi incitemez.
...
Ucuncu anlasma: Varsayimda bulunmamaktir.
Herseyle ilgili varsayimlarda bulunma egilimimiz vardir. Varsayimlarda bulunmanin problemi, varsayimimizin gercek olduguna inanmamizdir. Varsayim teorilerini kisisel algilariz. Sonra da o kisileri suclar ve sozlerimizle duygusal zehir sacarak tepki gosteririrz. Varsayimda bulunuruz, yanlis anlariz, kisisel algilariz ve hic yoktan koskocaman bir drama yaratiriz.
Her turlu iliskide baskalarinin bizim nasil dusundugumuzu bilmeleri gerektigini, bu yuzden bizim istedigimiz seyleri tahmin edebileceklerini varsayariz. Ama isteklerimiz yapilmadiginda, isteklerimiz gerceklesmediginde kirilir, incinir, uzulur "Bunu bana nasil yapabildin? Bilmeliydin" diye dusunuruz.
Varsayimda bulundugumuz yetmiyormus gibi partnerimizin istedigimiz seyi bildigi halde yapmadigini da varsayariz ve ust uste binen varsayimlarla kocaman bir drama yaratiriz.
...
Hoslandiginiz bir kisi ile iliskiye girdiginizde genellikle bu kisiden neden hoslandiginiz konusunda gercekler bulmaya calisirsiniz. Sadece gormek istediginizi gorur ve o kisiyle ilgili hoslanmadiginiz seyleri sadsirsiniz. Hakli olmak icin kendinize yalan soylersiniz. Sonra da varsayimlarda bulunursunuz. Bu varsayimlardan biri sudur: "Sevgimle bu kisiyi degistirebilirim." Ama bu dogru degildir. Sevginiz hic kimseyi degistiremez. Eger birisi degisiyorsa degismeyi sectigi icindir.
Bir sure sonra ikinizin arasinda bir sey olur ve incinirsiniz. Birdenbire daha once gormek istemediginiz seyleri gormeye baslarsiniz. Simdi de duygusal acinizin nedeni olarak o kisiyi suclarsiniz.
Sevginin mazur gosterilmeye ihtiyaci yoktur. Sevgi ya vardir ya yoktur. Gercek sevgi, diger insanlari degisitirmeye calismadan olduklari gibi kabul edebilmektir. Eger onlari degisitrmeye calisiyorsak, bu, onlardan gercekten hoslanmadigimiz anlamina gelir.
...
Kendinizi varsayimlardan kurtarmanin yolu soru sormaktan geciyor. Iletisimin acik olmasina ozen gosterin. Acik bir iletisimle tum iliskileriniz degisecektir.
Eger insanlar bu sekilde iletisim kurabilselerdi yanlis anlasilma, savas ve siddet de ortadan kalkardi.
Varsayimda bulunma aliskanligimizin farkinda olmak ve bu anlasmanin onemini kavramak ilk adimdir. Bu anlasmanin onemini anlamak da yeterli degildir. Bilgi yada fikir zihninizde sadece bir tohumdur. Fark yaratacak sey aksiyondur, bilgiyi hayata gecirmektir. Bu anlasmayi aliskanliga donusturdugunuzde tum yasaminiz da donusecektir.
Tum ruyanizi donusturdugunuzde, yasaminizda sihir kendiliginden olusur. Boylesi bir sihirle yasamda istediginiz her sey size kolaylikla gelir. Cunku ruh icinizde ozgurce dolasir. Bu niyetin ustaligi, ruhun ustaligi, sevginin ustaligi, deger bilmenin ustaligi, yasamin ustaligidir. Bu ustalik, Toltek' in amacidir.
Bu yol, bireysel ozgurlugun yoludur.
....
Dorduncu Anlasma: Daima yapabildiginin en iyisini yap.
Bu anlasma, diger uc anlasmanin kalici aliskanliga donusmesini saglayan anlasmadir.
Her kosul altinda, daima en iyisini yapin. Ama sunu daima hatirlamanizda yarar var: an, her an degistigi icin asla 'en iyiniz' olmayacaktir.
Gunluk yasaminizda duygularinizin andan ana, satten saate, gunden gune degisiklik gostermesi gibi, "en iyiniz" de zaman icinde degisime ugrayacaktir.
Dort yeni anlasmanizi yasaminiza uyguladikca " en iyiniz" de gittikce "en iyi" hale gelecektir.
Yapabildiginizin en iyisini yapmakla, yasami dolu dolu ve yogun yasarsiniz. Uretken ve kendinize karsi iyi olursunuz. Cunku kendiniz, ailenize, topluma ve her seye en iyi sekilde verirsiniz. Aksiyonun kendisi size yogun mutlu duygular yasatacaktir.
Yapabildiginizin daima en iyisini yaptiginizda harekete gecersiniz. Her eylemi, her hareketi, her cabayi zevk algiginiz icin yaparsiniz, odul beklediginiz icin degil.
Daima en iyisini yaptiginizda, donusumun ustasi olacaksiniz. Uygulama, kisiyi ustalastirir. En iyisini yaparak usta olursunuz.
Ogrendiginiz her seyi tekrar ederek ogrendiniz. Yazmayi, araba kullanmayi hatta yurumeyi tekrarlayarak ogrendiniz. Konustugunuz dili tekrar ederek ogrendiniz. aksiyon ve tekrar farki yaratir.
Ayaga kalkin ve insan olun. Kadin ya da erkek olmanin onurunu hissedin ve cinsiyetinize saygi duyun. Bedeninize saygi duyun, bedeninizden haz alin, bedeninizi sevin, besleyin, sevin ve iyilestirin. Egsersiz yapin ve bedeninizin iyi hissetmesini saglayin.
Bedeninizin her parcasina saygi gosterdiginizde, zihninize sevgi tohumlari ektiginizde, bu tohumlar buyudugunde tum varliginiza sevgi ve saygi duyacak, yogun bir onurluluk duygusunu ruhunuz, bedeniniz ve zihninizle hissedeceksiniz.
Dikkatinizi gelecege degil, bugüne yöneltin. Anda yasayin. Hergunun hakkını vererek yasayin. Bu anlasmalar uymak icin yapabileceginizin en iyisini yapin.
Her seyin gittikce kolaylastigini deneyimleyecekdiniz.
Bugun yeni bir ruyanin baslangici olsun.
Dort Anlasma
Toltek Bilgelik Kitabi
Sevgiyle
Mine
Eger doyumlu ve haz dolu bir yasam surmek istiyorsanız, korku-temelli anlasmalarinizi feshetme cesaretini göstermeniz gerekiyor. Bireysel gucunuze sahip cikmaniz gerekiyor. Korku temelli anlasmalar cok enerji emerek bizi tuketir, sevgi temelli anlasmalar ise az enerji ile cok sey yaratir.... Dört anlasmayi yapabilmek icin cok guclu iradeye sahip olmamiz gerekiyor....
Birinci anlasma, sozleriniz ari, kusursuz ve eksiksiz olmalıdır.
Kendi varligina karsi hissettigin, inandigin ya da soyledigin her sey gunahtir. Gunahsiz olmak demek davranislarinin sorumlulugunu ustlenmek ama kendini yargilamamak, suclamamak anlamina gelir. Sozlerinizde gunahsiz olmak, sozleri kendinize karsi kullanmamaktir. Size aptal oldugunuz soyledigimde, gorunuste bu sozu size karsi kullanmis oldugum izlemini verir. Oysa gercekte bu sozu kendime karsi kullanmıs olurum. Cunku size aptal dedigimde, benden nefret edersiniz.. Sizin benden nefret etmeniz benim icin iyi degildir. Bu nedenle, ben kizginlik duyup, kullandigim sozle size duygusal zehir akittigimda, bu sozu kendime karsi kullanmis olurum.
Soz saf buyudur. Insan sozu kullanma yetisine sahip bir buyucudur. Sozun gucunu yanlıs kullanarak surekli kara buyu yaptiginiz soylenebilir. Sozun buyu bile oldugunun farkina varmaksizin.
Sozun ne oldugunu ve sozun ne yaptigini anlamaya baslamaniz gerekiyor. Birinci anlasmayi kavradiginizda, yasaminizda olabilecek tum degisimleri de gormeye baslarsiniz. Once kendinizle olan iliskilerinizde degisim olur, sonra diger insanlarla, ozellikle sevdiginiz kisilerle olan iliskileriniz derinden farklilasir.
Bu anlasma cok gucludur. Sozlerinizi dogru kullanin. Kendinize ne kadar harika, ne kadar ozgun ve buyuk oldugunuzu soyleyin. Kendinizi ne kadar sevdiginizi soyleyin. Sozlerinizi size aci veren kucuk anlasmalarinizi bozmak icin kullanin. Bu anlasma bile sizi bireysel ozgurluge, buyuk basarilara be bolluk bilincine dogru goturebilir. Tum korkularinizi, haz ve sevgiye donusturebilir.
...
Ikinci Anlasma: Hicbir seyi kisisel algilamayin.
Kisisel algilamak, ancak soylenen seye katilmakla mumkundur. Soylenen seyle anlasma yaptiginiz anda, zehir zihninize yayilir ve cehennem ruyasinin tutsagi olursunuz. Sizin bu tuzaga dusmenizin nedeni bireysel onemlilik denilen seydir.
Bireysel onemlilik yada kisisel algilamak, bencilligin en ust duzeydeki ifadesidir. Cunku herseyin "kendimizle ilgili" oldugunu varsayariz. Her seyin merkezinde kendimizin oldugunu dusunuruz.
Bir seyi kisisel algiladigimizda, onlarin bizim dunyamizin nasil oldugunu bildiklerini varsayariz.
Durumun son derece kisiselmis gibi gorundugu anlarda bile, yine de sizinle ilgisi yoktur. Ayni sekilde, sizin hissettikleriniz ve yaptiklariniz da kendi bireysel ruyanizin, kendi anlasmalarinizin bir yansimasidir. Sizin soyledikleriniz, yaptiklariniz ve sizin fikirleriniz sizin anlasmalariniz dogrultusundadir. Bu fikirlerin benimle bir ilgisi yoktur. Cunku ben ne oldugumu biliyorum. Kabul gormek, onaylanmak gibi bir ihtiyacim yok. Birisinin bana kim ve ne oldugumu soylemesine ihtiyac duymuyorum.
Insanlar ne yaparsa, ne soylerse, ne dusunurse dusunsun kisisel algilamayin. Sizin ne kadar harika biri oldugunuzu soyleseler bile, bunu sizin yuzunuzden soylemiyorlar. Sizin harika oldugunuzu kendinizin bilmesi onemli. Size harika oldugunuzu soyleyen insanlara inanmaya ihtiyaciniz yok.
Hicbir seyi kisisel algilamamamayi bir aliskanlik haline getirdiginizde, yasaminizda bir cok acidan kacinmaniz da mumkun olur. Kizginliginiz, kiskacliginiz, fesat duygulariniz yok olur. Kisisel algilamadiginizda uzuntuleriniz bile kaybolur. Bu anlasmayi bir kagida yazin ve surekli hatirlamak icin buzdolabinin kapisina asin: Hicbir seyi kisisel algilama!
Kisisel algilamamayi aliskanlik haline getirdiginizde, sorumlu secimler yapabilmek icin sadece kendinize guvenmeyi ogrenirsiniz. Asla baskalarinin davranislarindan sorumlu degilsiniz. Sadece kendi davranislarinizdan sorumlusunuz. Bunu gercekten anladiginizda, baskalarinin ozensizce ve bilincsizce soyledigi sozler yada davranislar sizi incitemez.
...
Ucuncu anlasma: Varsayimda bulunmamaktir.
Herseyle ilgili varsayimlarda bulunma egilimimiz vardir. Varsayimlarda bulunmanin problemi, varsayimimizin gercek olduguna inanmamizdir. Varsayim teorilerini kisisel algilariz. Sonra da o kisileri suclar ve sozlerimizle duygusal zehir sacarak tepki gosteririrz. Varsayimda bulunuruz, yanlis anlariz, kisisel algilariz ve hic yoktan koskocaman bir drama yaratiriz.
Her turlu iliskide baskalarinin bizim nasil dusundugumuzu bilmeleri gerektigini, bu yuzden bizim istedigimiz seyleri tahmin edebileceklerini varsayariz. Ama isteklerimiz yapilmadiginda, isteklerimiz gerceklesmediginde kirilir, incinir, uzulur "Bunu bana nasil yapabildin? Bilmeliydin" diye dusunuruz.
Varsayimda bulundugumuz yetmiyormus gibi partnerimizin istedigimiz seyi bildigi halde yapmadigini da varsayariz ve ust uste binen varsayimlarla kocaman bir drama yaratiriz.
...
Hoslandiginiz bir kisi ile iliskiye girdiginizde genellikle bu kisiden neden hoslandiginiz konusunda gercekler bulmaya calisirsiniz. Sadece gormek istediginizi gorur ve o kisiyle ilgili hoslanmadiginiz seyleri sadsirsiniz. Hakli olmak icin kendinize yalan soylersiniz. Sonra da varsayimlarda bulunursunuz. Bu varsayimlardan biri sudur: "Sevgimle bu kisiyi degistirebilirim." Ama bu dogru degildir. Sevginiz hic kimseyi degistiremez. Eger birisi degisiyorsa degismeyi sectigi icindir.
Bir sure sonra ikinizin arasinda bir sey olur ve incinirsiniz. Birdenbire daha once gormek istemediginiz seyleri gormeye baslarsiniz. Simdi de duygusal acinizin nedeni olarak o kisiyi suclarsiniz.
Sevginin mazur gosterilmeye ihtiyaci yoktur. Sevgi ya vardir ya yoktur. Gercek sevgi, diger insanlari degisitirmeye calismadan olduklari gibi kabul edebilmektir. Eger onlari degisitrmeye calisiyorsak, bu, onlardan gercekten hoslanmadigimiz anlamina gelir.
...
Kendinizi varsayimlardan kurtarmanin yolu soru sormaktan geciyor. Iletisimin acik olmasina ozen gosterin. Acik bir iletisimle tum iliskileriniz degisecektir.
Eger insanlar bu sekilde iletisim kurabilselerdi yanlis anlasilma, savas ve siddet de ortadan kalkardi.
Varsayimda bulunma aliskanligimizin farkinda olmak ve bu anlasmanin onemini kavramak ilk adimdir. Bu anlasmanin onemini anlamak da yeterli degildir. Bilgi yada fikir zihninizde sadece bir tohumdur. Fark yaratacak sey aksiyondur, bilgiyi hayata gecirmektir. Bu anlasmayi aliskanliga donusturdugunuzde tum yasaminiz da donusecektir.
Tum ruyanizi donusturdugunuzde, yasaminizda sihir kendiliginden olusur. Boylesi bir sihirle yasamda istediginiz her sey size kolaylikla gelir. Cunku ruh icinizde ozgurce dolasir. Bu niyetin ustaligi, ruhun ustaligi, sevginin ustaligi, deger bilmenin ustaligi, yasamin ustaligidir. Bu ustalik, Toltek' in amacidir.
Bu yol, bireysel ozgurlugun yoludur.
....
Dorduncu Anlasma: Daima yapabildiginin en iyisini yap.
Bu anlasma, diger uc anlasmanin kalici aliskanliga donusmesini saglayan anlasmadir.
Her kosul altinda, daima en iyisini yapin. Ama sunu daima hatirlamanizda yarar var: an, her an degistigi icin asla 'en iyiniz' olmayacaktir.
Gunluk yasaminizda duygularinizin andan ana, satten saate, gunden gune degisiklik gostermesi gibi, "en iyiniz" de zaman icinde degisime ugrayacaktir.
Dort yeni anlasmanizi yasaminiza uyguladikca " en iyiniz" de gittikce "en iyi" hale gelecektir.
Yapabildiginizin en iyisini yapmakla, yasami dolu dolu ve yogun yasarsiniz. Uretken ve kendinize karsi iyi olursunuz. Cunku kendiniz, ailenize, topluma ve her seye en iyi sekilde verirsiniz. Aksiyonun kendisi size yogun mutlu duygular yasatacaktir.
Yapabildiginizin daima en iyisini yaptiginizda harekete gecersiniz. Her eylemi, her hareketi, her cabayi zevk algiginiz icin yaparsiniz, odul beklediginiz icin degil.
Daima en iyisini yaptiginizda, donusumun ustasi olacaksiniz. Uygulama, kisiyi ustalastirir. En iyisini yaparak usta olursunuz.
Ogrendiginiz her seyi tekrar ederek ogrendiniz. Yazmayi, araba kullanmayi hatta yurumeyi tekrarlayarak ogrendiniz. Konustugunuz dili tekrar ederek ogrendiniz. aksiyon ve tekrar farki yaratir.
Ayaga kalkin ve insan olun. Kadin ya da erkek olmanin onurunu hissedin ve cinsiyetinize saygi duyun. Bedeninize saygi duyun, bedeninizden haz alin, bedeninizi sevin, besleyin, sevin ve iyilestirin. Egsersiz yapin ve bedeninizin iyi hissetmesini saglayin.
Bedeninizin her parcasina saygi gosterdiginizde, zihninize sevgi tohumlari ektiginizde, bu tohumlar buyudugunde tum varliginiza sevgi ve saygi duyacak, yogun bir onurluluk duygusunu ruhunuz, bedeniniz ve zihninizle hissedeceksiniz.
Dikkatinizi gelecege degil, bugüne yöneltin. Anda yasayin. Hergunun hakkını vererek yasayin. Bu anlasmalar uymak icin yapabileceginizin en iyisini yapin.
Her seyin gittikce kolaylastigini deneyimleyecekdiniz.
Bugun yeni bir ruyanin baslangici olsun.
Dort Anlasma
Toltek Bilgelik Kitabi
26 Mart 2010 Cuma
Mevlana Diyor ki..
Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum.
Işığı gördüm, korktum.
Ağladım.
Zamanla ışıkta yaşamayı öğrend...im.
Karanlığı gördüm, korktum.
Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi...
Ağladım.
Yaşamayı öğrendim.
Doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu;
aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar olduğunu
öğrendim.
Zamanı öğrendim.
Yarıştım onunla...
Zamanla yarışılmayacağını,
zamanla barışılacağını, zamanla öğrendim...
İnsanı öğrendim.
Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu...
Sonra da her insanin içinde
iyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim.
Sevmeyi öğrendim.
Sonra güvenmeyi...
Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu,
sevginin güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu
öğrendim.
İnsan tenini öğrendim.
Sonra tenin altında bir ruh bulunduğunu...
Sonra da ruhun aslında tenin üstünde olduğunu öğrendim.
Evreni öğrendim.
Sonra evreni aydınlatmanın yollarını öğrendim.
Sonunda evreni aydınlatabilmek için önce çevreni aydınlatabilmek
Gerektiğini öğrendim.
Ekmeği öğrendim.
Sonra barış için ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini.
Sonra da ekmeği hakça üleşmenin, bolca üretmek kadar
önemli olduğunu öğrendim.
Okumayı öğrendim.
Kendime yazıyı öğrettim sonra...
Ve bir süre sonra yazı, kendimi öğretti bana...
Gitmeyi öğrendim.
Sonra dayanamayıp dönmeyi...
Daha da sonra kendime rağmen gitmeyi...
Dünyaya tek başına meydan okumayı öğrendim genç yasta...
Sonra kalabalıklarla birlikte yürümek gerektiği fikrine vardım.
Sonra da asil yürüyüşün kalabalıklara karşı olması gerektiğine vardım.
Düşünmeyi öğrendim.
Sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim.
Sonra sağlıklı düşünmenin kalıpları yıkarak düşünmek
olduğunu öğrendim.
Namusun önemini öğrendim evde...
Sonra yoksundan namus beklemenin namussuzluk olduğunu;
gerçek namusun, günah elinin altındayken, günaha el
sürmemek olduğunu öğrendim.
Gerçeği öğrendim bir gün...
Ve gerçeğin acı olduğunu...
Sonra dozunda acının, yemeğe olduğu kadar hayata da
“lezzet” kattığını öğrendim.
Her canlının ölümü tadacağını,
ama sadece bazılarının hayatı tadacağını öğrendim.
Ben dostlarımı ne kalbimle nede aklımla severim.
Olur ya ...
Kalp durur ...
Akıl unutur ...
Ben dostlarımı ruhumla severim.
O ne durur, ne de unutur ...
Hz.Mevlana
Işığı gördüm, korktum.
Ağladım.
Zamanla ışıkta yaşamayı öğrend...im.
Karanlığı gördüm, korktum.
Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi...
Ağladım.
Yaşamayı öğrendim.
Doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu;
aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar olduğunu
öğrendim.
Zamanı öğrendim.
Yarıştım onunla...
Zamanla yarışılmayacağını,
zamanla barışılacağını, zamanla öğrendim...
İnsanı öğrendim.
Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu...
Sonra da her insanin içinde
iyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim.
Sevmeyi öğrendim.
Sonra güvenmeyi...
Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu,
sevginin güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu
öğrendim.
İnsan tenini öğrendim.
Sonra tenin altında bir ruh bulunduğunu...
Sonra da ruhun aslında tenin üstünde olduğunu öğrendim.
Evreni öğrendim.
Sonra evreni aydınlatmanın yollarını öğrendim.
Sonunda evreni aydınlatabilmek için önce çevreni aydınlatabilmek
Gerektiğini öğrendim.
Ekmeği öğrendim.
Sonra barış için ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini.
Sonra da ekmeği hakça üleşmenin, bolca üretmek kadar
önemli olduğunu öğrendim.
Okumayı öğrendim.
Kendime yazıyı öğrettim sonra...
Ve bir süre sonra yazı, kendimi öğretti bana...
Gitmeyi öğrendim.
Sonra dayanamayıp dönmeyi...
Daha da sonra kendime rağmen gitmeyi...
Dünyaya tek başına meydan okumayı öğrendim genç yasta...
Sonra kalabalıklarla birlikte yürümek gerektiği fikrine vardım.
Sonra da asil yürüyüşün kalabalıklara karşı olması gerektiğine vardım.
Düşünmeyi öğrendim.
Sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim.
Sonra sağlıklı düşünmenin kalıpları yıkarak düşünmek
olduğunu öğrendim.
Namusun önemini öğrendim evde...
Sonra yoksundan namus beklemenin namussuzluk olduğunu;
gerçek namusun, günah elinin altındayken, günaha el
sürmemek olduğunu öğrendim.
Gerçeği öğrendim bir gün...
Ve gerçeğin acı olduğunu...
Sonra dozunda acının, yemeğe olduğu kadar hayata da
“lezzet” kattığını öğrendim.
Her canlının ölümü tadacağını,
ama sadece bazılarının hayatı tadacağını öğrendim.
Ben dostlarımı ne kalbimle nede aklımla severim.
Olur ya ...
Kalp durur ...
Akıl unutur ...
Ben dostlarımı ruhumla severim.
O ne durur, ne de unutur ...
Hz.Mevlana
22 Şubat 2010 Pazartesi
Yumuk Eller Cesur Yürekler
Yumuk ellerine dokunup, yüreklerini gördüm, onlar da yüreklerini açtılar. Kelebeklerim, balıklarım, tavşanlarım hepsi de çok güzel, özel çocuklar.
Yandaki Battal Ebru 6 yaşındaki Cesur a ait. Ebruyla daha ilk tanışmasında yaptı bu ebruyu. Hayretler içinde kaldım. Bakar misiniz, bir ustanın elinden çıkmış gibi. Oysa daha 6 yasinda, elleri minicik ama yüreği kocaman Cesur um benim. Annesi daha doğdugu gün cesur olmasını dilemiş, Cesur olması gerekiyor, hayata 1 -0 geriden başlayan çocuklarımın hepsinin cesur olması gerekiyor.
Onlarla gecirdiğim her dakika çok özel, Cumartesi günlerini iple çekiyorum. Daha perşembeden başlıyor, telaşım. Acaba teknemin durumu nasıl, suyun kitresi ne durumda? Ya boyalarim, tekrar tekrar su-öd ayarını yapmalıyım ki, çocuklarla zaman kaybetmeden çalışmaya başlayalım. Yoksa 1 saate 10 çocuk tek teknede nasıl çalışabilir? Çok sabırlılar, sıralarını büyük bir ciddiyetle bekliyorlar. Biz'e bazen "ben", deseler de tüm malzemelerin isimlerini öğrendiler. En çok da atın kuyruğundan nasıl fırça yapıldığının hikayesini dinlemeyi seviyorlar. En sevdikleri renk fıstık yeşili.. fındık yeşili olduğunu iddia ediyorlar, bir gün yanımda getirdiğim antep fıstıklarını hepsine dağttım da, rengin ismin kaynağı hakkında anlaşmış olduk...
Aşağdakini de Kelebekler grubundan bir kızımız yaptı. Kalpli hatip çalışmayı çok seviyorlar. Ebruyu kağıda aldığımızda yüzlerindeki sevinç, mutluluk ve gururu görmenizi isterim. Bundan sonraki projem, onlarla geçirdiğimizi 1 saatlik dersimizin fotoğraflanması. Fotoğrafa yansıyanları paylaşmak en büyük arzum.
Yandaki Battal Ebru 6 yaşındaki Cesur a ait. Ebruyla daha ilk tanışmasında yaptı bu ebruyu. Hayretler içinde kaldım. Bakar misiniz, bir ustanın elinden çıkmış gibi. Oysa daha 6 yasinda, elleri minicik ama yüreği kocaman Cesur um benim. Annesi daha doğdugu gün cesur olmasını dilemiş, Cesur olması gerekiyor, hayata 1 -0 geriden başlayan çocuklarımın hepsinin cesur olması gerekiyor.
Onlarla gecirdiğim her dakika çok özel, Cumartesi günlerini iple çekiyorum. Daha perşembeden başlıyor, telaşım. Acaba teknemin durumu nasıl, suyun kitresi ne durumda? Ya boyalarim, tekrar tekrar su-öd ayarını yapmalıyım ki, çocuklarla zaman kaybetmeden çalışmaya başlayalım. Yoksa 1 saate 10 çocuk tek teknede nasıl çalışabilir? Çok sabırlılar, sıralarını büyük bir ciddiyetle bekliyorlar. Biz'e bazen "ben", deseler de tüm malzemelerin isimlerini öğrendiler. En çok da atın kuyruğundan nasıl fırça yapıldığının hikayesini dinlemeyi seviyorlar. En sevdikleri renk fıstık yeşili.. fındık yeşili olduğunu iddia ediyorlar, bir gün yanımda getirdiğim antep fıstıklarını hepsine dağttım da, rengin ismin kaynağı hakkında anlaşmış olduk...
Aşağdakini de Kelebekler grubundan bir kızımız yaptı. Kalpli hatip çalışmayı çok seviyorlar. Ebruyu kağıda aldığımızda yüzlerindeki sevinç, mutluluk ve gururu görmenizi isterim. Bundan sonraki projem, onlarla geçirdiğimizi 1 saatlik dersimizin fotoğraflanması. Fotoğrafa yansıyanları paylaşmak en büyük arzum.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)